Fiorenzo Magni: Kırık Bir Kemikten Daha Fazlası

İtalyan bisikletçilerden konuşulunca akla ilk gelenler Binda, Coppi ve Bartali’dir. Hem Alfredo Binda, hem de Fausto Coppi, Giro d’Italia’yı 5’er kere kazanmışlardır. Bu da zaten Giro tarihinin rekorudur. Bu İtalyan ikiliden başka bir bisikletçi daha var aslında Giro’yu 5 kere kazanan, bu isim de tabii ki Eddy Merckx. Gino Bartali ise pembe mayoyu 3 kere kazanmayı başarmıştır ama daha ziyade Coppi ile girdiği mücadeleden ötürü hatırlanır.


Bu isimler kadar çok kişi tarafından bilinmese de, Coppi ve Bartali döneminde yarışıp yine 3 kere pembe mayoyu kazanmayı başaran bir bisikletçi daha var, Fiorenzo Magni. Magni’nin 3 önemli yarışta zaferi var ve hepsini de 3 kere kazandı. Giro d’Italia (19481951,1955), İtalya Ulusal Yol Yarışı (1951, 1953, 1954) ve Tour of Flanders (1949, 1950, 1951). Magni, Tour of Flanders’ı üst üste 3 kere kazanabilen ilk ve tek bisikletçi aynı zamanda. Bu nedenle kendisine Flanders Aslanı ünvanı verilmiş.
Magni’nin 1948 ve 1955 Giro zaferleri, tarihin en az farkla kazanılan Giro’ları arasında ilk 2 sırada yer alıyor. Bu açıdan da tarihe ismini yazdırmış durumda Magni. Bu iki zaferini pembe mayo savaşını bu şekilde kazanmış:
  • 1948’teki zaferini 125s 51d 52s ile, 2. Ezio Cecchi’nin sadece 11 saniye önünde
  • 1955’teki zaferini ise 108s 56d 13s ile, 2. Fausto Coppi’nin sadece 13 saniye önünde

Bu yazıda Magni’nin ne Giro, ne Tour of Flanders, ne de İtalya Ulusal Yol Şampiyonluklarından bahsedeceğim. Magni’nin emekli olmadan önceki son Giro’su olan 1956 Giro d’Italia’sına konuk olacağız.

Magni, 1956 yılında -35 yaşındayken- emekli olmaya karar verir ama emekli olmadan önce son kez Giro’da yarışıp elinden gelenin en iyisini son bir kez daha yapmak ister. O sene Giro 19 Mayıs – 10 Haziran arasında, 23 etap üzerinden koşulacaktır.

10. etap öncesinde genel klasmanda ilk 10’da değildir ama ciddi bir problem yaşamamıştır. Daha turun yarısının tamamlandığını ve ciddi dağlık etapların da daha koşulmadığını düşünerek genel klasman için hala umudunu korumaktadır Magni. Ama 10. etap hiç de umduğu gibi gelişmez. 29 Mayıs’ta, Grosetto – Livorno arasında koşulan 230 km’lik bu etabın Volterra inişinde düşüp sol köprücük kemiğini kırar (Yabancı kaynakların önemli bir bölümünde 12. etap olarak geçer ama Volterra, Grosetto ve Livorno arasındadır ve Magni aslında 10. etapta düşmüştür). Âşina olmayanlar için ekleyeyim, köprücük kemiği kırığı bisikletçilerin en çok yaşadıkları sakatlıklardan birisidir. İyileşmesi çok uzun zaman almamasına rağmen (Genelde 4-6 hafta sonra yarışlara dönülebilir), kırılan taraftaki kolunuzu kullanmanız mümkün olmadığı için, yarıştan çekilmek durumunda kalırsınız. O kolunuzla bırakın gidona kuvvet uygulamayı, kolunuzu diğer kolunuzla veya bir bandajla desteklemeden taşıyamazsınız bile. Tour de France 2011’de kazaya karışıp sol köprücük kemiğini kıran Bradley Wiggins’in fotoğrafı bize her şeyi anlatıyor.

Acı çekmesine rağmen yarıştan çekilmeyi reddeder ve o gün etabı bir şekilde bitirmeyi başarır. Etap sonrasında hastaneye gittiğinde alçı uygulanması gerektiği ve haliyle bunun için yarıştan çekilmesinin gerekeceği söylenir ama Magni bunu reddeder. Sene sonunda emekliye ayrılacağı için bu şekilde kariyerini noktalamak istemez ve pembe mayo için yarışamayacak bile olsa Giro’yu tamamlamak ister. Ertesi gün de dinlenme günü olduğu için (bu da ayrıca Magni’nin ilk olarak 10. etapta düştüğünü doğrular çünkü 30 Mayıs dinlenme günüdür, 12. etabın akabinde ise dinlenme günü yoktur) 1 gün bekleyip ondan sonra tekrar durumu gözden geçirmeyi önerir.

Dinlenme gününün sonunda Magni, doktora alçı yerine elastik bir bandaj kullanmasını söyler, çünkü ertesi günkü etapta yarışmayı denemek istemektedir. Bir sonraki günkü etap Livorno’dan Lucca’ya koşulacak olan 45 km’lik bir bireysel zamana karşı etabıdır. Flanders Aslanı, etabı en iyiler arasında bitiremez ama sonuçta bitirmeyi başarabilmiştir! Bu bile başlı başına onun için yeterlidir. 

Yine de kırık köprücük kemiği ona acı vermeye devam etmektedir. 13. etap 2 Haziran günü koşulacaktır ve sadece Bologna’dan Madonna di San Luca’ya olan 3 km’lik yokuş zamana karşısını içermektedir. Etaptan önce bisikletiyle ısınmaya çalışırken, sol kolunu çok fazla kullanamadığını ve düz yolda çok problem yaşamamasına rağmen, özellikle gidondan kuvvet almasını gerektirecek dik yokuşlarda sıkıntı çektiğini fark eder.

Mekaniker Faliero Masi ile durumu değerlendirirler ve Masi hemen bir çözüm üretir. Bir iç lastikten bir parça kesip lastiğin bir ucunu gidonun ortasına bağlar ve diğer ucunu da Magni’nin dişleriyle ısırıp çekmesi için boşta bırakır. Magni bu fikiri beğenir ve deneyince işe yaradığı görür. Bu 13. etapta da bu şekilde yarışır ve böylece sadece Giro’nun değil, tüm bisiklet tarihinin en ikonik fotoğraflarından birinin kahramanı olur.

Gerçekten de tırmanışlarda bu iç lastiği ısırıp çekerek gidon üzerinde istediği hakimiyeti kurmayı başarır. Düzlüklerde de işler fena gitmemektedir, ama inişlere bir çözüm üretememiştir. Normaldeki iniş temposundan daha yavaş bir tempoda inmesine rağmen sol tarafından gidona gerektiği şekilde hakim olamadığı için keskin virajlarda problem yaşamaktadır.

3 Haziran günü koşulacak olan 275 km’lik Bologna – Rapallo etabında (14. etap) bu problem kendisi ciddi şekilde hissettirir. Magni bir kere daha düşer ve üzerine düştüğü taraf kırık köprücük kemiğinin de bulunduğu sol tarafıdır. Bu sefer de pazı kemiği kırılmıştır İtalyan bisikletçinin. Düşer düşmez acıdan bayılır ve gözlerini açtığında kendini bir ambulansın içinde bulur. Hastaneye götürüldüğünü anlar anlamaz şoföre durmasını söyler.  Ambulanstan inip selesine atlar ve tekrar pedallamaya başlar.

Bu arada peloton haliyle ilerlemiştir. Magni’nin durumu anlatılır ve peloton Magni’nin aralarına katılabilmesi için yavaşlar.  Başka bir kaza yaşamadan da Rapallo’ya ulaşır. Kendisi pazı kemiğinin kırık olduğunu bilmemektedir ama durumun ciddi olduğu da kaçınılmazdır. Çok acı çekmesine rağmen röntgen çekilmesini istemez. Yukarıda yazdığım gibi sonradan pazı kemiğinin kırık olacağını öğrenecektir. Yine de bu gerçeği öğrenmek istemez ve bu şekilde yarışa devam eder.

Sonradan renklendirilip yeniden düzenlenen bu fotoğrafta Charly Gaul, etap zaferine doğru pedallıyor

Sonraki birkaç etapta ciddi bir sıkıntı yaşamaz ve ama ciddi de bir başarı elde etmeden pedallamaya devam eder. Bu şekilde etaplar geçer ve amiyane tabirle dananın kuyruğunun kopmasının beklendiği 18. etaba gelir peloton. 18. etap, 8 Haziran günü Merano – Monte Bondone arasında koşulacak, 4 tane önemli tırmanış geçilecek (Costalunga, Rolle, Brocon, Bondone) ve gün boyunca toplam 242 km. kat edilecektir. Etap başlamadan önceki hava tahminleri hava koşullarının çok çetin olacağını söylemektedir ve yarış direktörü Torriani’den etabı iptal etmesi istenir. Torriani ise yarışın o güne kadar biraz sönük geçtiğini düşünmektedir ve Dolomitilerde zorlu geçecek bir günün yarışa heyecan katacağına inanmaktadır. Bu düşüncede olunca da etabı iptal etmez.

Bu koşullar altında etap başlar. Hava soğuk ve yağmurludur, bisikletçiler ise koşullardan bihabermişçesine hazırlıksıztırlar ve ince giyinmişlerdir. Torriani’den bu sefer de etabı kısaltmasını ve Trent’te bitirmesini isterler. Ama Torriani tabiri caizse “kan kokusunu almıştır”, bu etabın efsaneleşecek bir etap olduğunu hissetmektedir ve yine bu istekleri geri çevirir.

Günün 3. tırmanışı Brocon’un inişinde kar yağmaya başlar ve hava sıcaklığı oldukça düşer. Söylentilere göre bisikletçilerin frenleri jantlar donduğu için çalışmamıştır ve örneğin Charly Gaul yavaşlaması gerektiğinde ayakkabılarını kullanmak zorunda kalmıştır. Kilometreler ilerledikçe koşullar daha da ağırlaşmış, bisikletçiler art arda yarıştan çekilmeye başlamışlar.

Çekilenler arasında o etapta pembe mayoyu giyen Pasquale Fornara da bulunuyormuş. Genel klasmanda 4. sırada bulunan Nino Defilippis bu fırsattan istifade etmek istemiş ama o da bir süre sonra pes etmek zorunda kalmış. Yarışı bırakırken “10 milyon Liret verseler yine de devam etmem” diyerek içinde bulunduğu koşulların absürdlüğünü haykırmış.

Gaul ise günün son tırmanışı Bondone’ye varmış ve hızını burada da düşürmeden finişten önceki bu son engeli de aşmak için pedalları dövmeye devam etmiş. Hava koşullarının daha da kötüye gitmesi sonucunda 60’dan fazla bisikletçi (Tura sadece 105 bisikletçi başlamıştı) abandone olmuş. Gaul ise tırmanmaya devam etmiş. Etabı en önde götürse de bir yerden sonra o da artık soğuğa dayanamamış, ve yol kenarındaki bir kafeye girerek ısınmaya çalışmış. Bu arada bir de çay istemiş ve kendisine masaj yapılmış. Takım arabası ise onu yolda göremeyince endişelenmiş ve haldur huldur Gaul’ü bulmaya çalışmış. Neyse ki bir süre sonra kafede olduğunu öğrenmişler. Gaul de biraz ısındıktan sonra tekrar bisikletine atlamış ve pedallamaya devam etmiş.

Finişe de ilk sırada gelmeyi başarmış, ama finişi geçer geçmez bisikletinin üzerine yığılmış. Hemen akabinde görevlililer gelip Gaul’ü bisikletinden alıp kapalı bir odaya götürmüşler. Üzerinde donmuş olan kısa kollu forması da kesilerek çıkartılabilmiş. Odaya alındıktan ancak 10 dakika sonra gözlerini açabilmiş ve kendisine pembe mayoyu giyeceği söylendiğinde, küfür etmeye başlayıp bisiklet selesine oturduğu ilk güne lanet etmiş. Muhtemelen bir sonraki etapta fikrini değiştirmiştir, ama o anın koşullarından ötürü kendisini mazur görelim. :)

Bu arada belirtmekte fayda var, 18. etap öncesinde Gaul genel klasmanda ortalarda yer alıyordu ve pembe mayo için bir tehdit oluşturmuyordu. Ama bir günde orta sıralardan zirveye yükselmeyi başardı.

Okuduğum birkaç farklı kaynakta birbirleriyle tutarlı bilgiler görünce bir önemli bilgiyi daha paylaşmanın doğru olacağını düşünüyorum. Gaul’un o etapta ve turun geri kalanında yüklü miktarda amfetamin aldığı ve muhtemelen bu sayede kısa kollu forma ve şort giymesine rağmen 18. etabı açık ara farkla birinci bitirmeyi başardığı söyleniyor. Yüklü miktarda amfetaminin vücut ısısını arttırdığı ve bu nedenle Gaul’ün soğuk havalarda yarışırken problem yaşamadığı ama hava sıcaklığı yükseldiğinde de büyük sıkıntılar çektiğinden bahsediliyor. %100 emin olmadan kesin hükümler yapmak hiçbir zaman doğru değil ama o dönemde bisikletçiler arasında kullanımı yaygın olduğunu da düşünerek en azından hikayenin bu parçasını da paylaşmak istedim.

İnanılmaz ama gerçek 18. etapta Charly Gaul:

Peki kahramanımız Magni’ye ne oldu? Kırık köprücük ve pazı kemiğiyle etaba devam eden Magni, etabı Gaul’ün 12 dakika 15 saniye arkasında 3. sırada tamamladı. Böylece genel klasmanda da ikinciliğe yükselmiş oldu Flanders Aslanı. O günkü donmuş cehennem sorulduğunda Magni şöyle konuştu: “Bütün gün kar yağdı ve hava çok soğuktu; durumun ne kadar kötü olduğunu fark etmemiştim. İlerlerken yol kenarında park halinde bir sürü bisiklet gördüm ve etraftakilere ne olup bittiğini sordum. Bana pelotonun büyük bir kısmının donduğunu ve yarıştan çekilmek zorunda kaldıklarını söylediler. Sonrasında daha Trent’e varmadan, pembe mayonun da çekildiğini gördüm! Bu da ne, halüsinasyon mu görüyorum? diye düşündüm. Eğer ben pembe mayoyu giyiyor olsaydım, devam ederdim; yürümek zorunda kalsam bile asla yarışı bırakmazdım!”

“Trent’e geldiğimde, takım arabasından 3. sırada gittiğimi söylediler. 3. mü? Bu kadarı da olamazdı! Ama o günü gerçekten de 3. bitirdim ve genel klasmanda da 2. sıraya yükseldim. Geri kalan etaplarda Charly Gaul’e karşı atak yapıp 4. Giro’mu kazanmak istedim. Son iki etapta birkaç kere denedim ama o çok güçlüydü.”

2010 Giro d’Italia sunumunda Ernesto Colnago ve Fiorenzo Magni:

Magni’nin söylediği gibi geriye kalan etaplarda Gaul’e karşı bir avantaj elde edemedi ve hatta ikilinin arasındaki fark 18. etabın sonunda neyse, turun sonunda da aynı şekildeydi. Hal böyle olunca da Charly Gaul pembe mayoyu kazanmayı başardı. Fiorenzo Magni ise son katıldığı Giro’yu kırık köprücük ve pazı kemiğiyle 2. sırada tamamlamış oldu. Bu inanılmaz başarının yanında dişleriyle çektiği iç lastikle beraber 13. etaptaki fotoğrafı tarihe geçmiş oldu Magni’nin.

Emekli olduktan sonra da uzun yıllar sporun içerisinde kaldı Magni. Sportif direktörlük, ulusal takım yöneticisi, bisikletçiler birliği temsilcisi gibi çeşitli pozisyonlarda çalıştı. Son yıllarda ise sahip olduğu bir otomobil galerisini yönetiyordu. Ne yazık ki 19 Ekim 2012’de 92. yaşını tamamlamasına 2 ay kalmışken aslanın hayata gözlerini yumduğu haberi geldi. 1956 yılının üzerinden 57 yıl geçti ama yaptıkları unutulmadı, bir 56 yıl sonra da hatırlanmaya devam edecek! Huzur içinde uyu Flanders Aslanı!

 

Kaynaklar:

[1] http://davesbikeblog.squarespace.com/blog/2009/3/26/broken-clavicle.html
[2] http://cycling-passion.com/2012/10/19/fiorenzo-magni-dies-aged-91/
[3] http://velonews.competitor.com/2012/10/analysis/from-the-pages-of-velo-remembering-hardman-fiorenzo-magni_262015
[4] http://autobus.cyclingnews.com/road/2009/giro09/?id=/features/2009/giro09_50facts
[5] http://bikeraceinfo.com/giro/giro1956.html
[6] http://en.wikipedia.org/wiki/Fiorenzo_Magni
[7] http://www.cyclingweekly.co.uk/news/latest/529294/sky-devastated-by-wiggins-exit-from-the-tour.html
[8] http://www.cycleboredom.com/retrofetish-charly-gaul-the-1956-giro-ditalia/
[9] http://www.cyclingnews.com/features/photos/gallery-giro-ditalia-stars-gather-at-the-2010-race-presentation/93235

Sayfanın oluşturulma tarihi: 13 Mart 2013
Sayfanın son güncellenme tarihi: 13 Mart 2013

This article has 3 comments

  1. Özgür Reply

    Teşekkürler Buyruk. Çok güzel bir hikaye. İnanılmaz koşullar ve mücadele karşısında insan şaşırıyor. Bu çılgın yürekleri adamları okuyunca aklıma nedense Jens Voigt geldi :) Jens o yıllarda yarışmış olsaydı daha ilginç olaylara imza atabilirdi :)

  2. buyruk Reply

    Teşekkürler Özgür. Evet dediğin gibi günümüz pelotonunda bu tür fedakarlıklar yapabilecek çok az isim var, birisi de Jens Voigt. Ama eski toprakların da hakkını teslim etmek lazım. Magni’nin ismi çok az biliniyor ama hem başarıları, hem de bu hikayedeki cesareti ve gözü karalığı inanılmaz.

  3. Pingback: ŞAMPİYONUN GÖZYAŞLARI | Bisiklet Dergisi

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir