Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Yol Yarışı Şampiyonası 2012
Giro’nun tadı halâ damağımızda, ama onun değerlendirmesi biraz daha detaylı olacağı ve uzun sürebileceği için arada bu önemli yarıştan da bahsetmek istedim. Önemli diyorum demesine ama sonuçta ulusal bir yarış ve Amerikalıları ilgilendiriyor daha çok. Ama profesyonel pelotondaki Amerikalıları düşünürsek, ve önümüzdeki bir sene boyunca yol yarışlarında ve zamana karşı etaplarında kimlerin Amerika Ulusal Mayosu ile yarışacağını bilmek ince ve önemli bir detay. Çok kısa yarışın geçmişine değinip 2012 yarışına gelelim. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Yol Yarışı Şampiyonası sadece 1985’ten beri profesyonellerin de katılımıyla gerçekleştiriliyor [1]. Bu tarihe kadar sadece amatörlerin yer aldığı bir yarışmış. 1985 ile beraber profesyonel bisikletçiler de yarışmaya başlamış ve haliyle de yarışın çehresini değiştirmiş bu değişiklik. Ama yarış ile ilgili düzenlemeler bununla da sınırlı kalmamış. Yarış günümüzdeki formatına ancak ve ancak 2006’da ulaşabilmiş. 2006 yılına kadar yarışlara her milletten bisikletçiler katılabiliyormuş, ama tabii bu ulusal bir şampiyona olduğu için de sadece Amerikalılar kendi içlerinde sıralanıyorlarmış, ulusal şampiyon da buna göre belirleniyormuş. Bana sorarsanız biraz gereksiz hatta haksız sonuçlar yaratabilecek bir durum. Neyse ki sonunda bu düzenlemeden vazgeçmişler ve 2006’dan beri yarışlara sadece Amerikalılar katılabiliyor.
2012 yılının yarışları 26 – 28 Mayıs’ta Greenville, Güney Carolina’da düzenlendi. İlk önce yarışın neden bu günlerde koşturulduğunu çözemediğimi belirteyim. Bildiğiniz gibi bu günlerde Giro d’Italia hala devam ediyordu ve orada yarışmakta olan bisikletçilerin bu ulusal şampiyonada yer alması mümkün değildi. O nedenle gün seçimi konusunda çok başarılı bir tercih gibi görünmedi bana. Tabii Amerika’daki yerel yarışlar konusunda fazla bir bilgim yok, bu cümleyi kurarken World Tour takvimine göre konuşuyorum. Belki başka bir tarih seçilse yerel yarışlarla çakışma durumu da olabilirdi, ama yine de Giro’ya denk gelmemeliydi bence. İlk olarak bireysel zamana karşı yarışından bahsedelim. 26 Mayıs’ta koşulan bu yarışı en büyük favorinin kazandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu isim de tabii ki Garmin-Barracuda‘dan Dave Zabriskie‘den başkası değil. Daha geçen hafta Tour of California‘daki bireysel zamana karşı etabını kazanıp altın mayoyu geçici de olsa giyme şansını yakalamıştı. Ulusal şampiyonada da formunun zirvesinde olduğunu gösterdi bir kez daha.
Yarış 33,313 km’lik bir parkurdan oluşuyordu ve Zabriskie bu mesafeyi 49,13 km/s ortalama hız ile 40’41″440 gibi bir sürede tamamlamayı başardı. Podyumun 2. ve 3. basamaklarındaysa BMC’li isimler yer aldı. 2.’liği Tejay Van Garderen, 3.’lüğü ise Brent Bookwalter elde etti. Bu isimler Zabriskie’nin sırasıyla 6″ ve 27″ gerisinde kaldılar. Zabriskie ise kazandığı 2012 şampiyonluğuyla beraber son 9 senede 7. kez Amerika Birleşik Devletler Ulusal Zamana Karşı Şampiyonu oldu. 2006 yılında Chris Baldwin, 2010’da ise Taylor Phinney istisnayı yaratan isimler oldular. 2012 yarışının sonuç listesine erişmek isterseniz, lütfen resmi siteye buyrun. Şimdi de 28 Mayıs’ta koşulan yol yarışına gelelim. Tahmin edileceği üzere asıl heyecan burada yaşandı ve favori olmayan bisikletçilerin podyum gördüğü bir yarış oldu. Aslında yarışa katılan bisikletçiler arasında hep daha önce bu yarışı kazanmış hem de World Tour seviyesinde kariyerlerini devam ettiren birçok isim de mevcuttu. Birkaç örnek vermek gerekirse, Matthew Busche, Tom Danielson, Tejay Van Garderen, Alex Howes, Dave Zabriskie, George Hincapie, Tyler Farrar, Ted King, Andrew Talansky, Thomas Peterson, Brent Bookwalter, Benjamin King ve Jacob Rathe. Kısacası fena bir kadro yoktu yarışta. BisikletSporuTwitter ve Facebook hesaplarımızdan da paylaştığım gibi yarışı resmi siteden online olarak takip etmek mümkündü. Yarış Amerika’da öğleden sonra saatlerinde koşulduğu için de bizim için ideal bir durum oldu aslında. Ofisten gelip yemek vs işleri halledip direk olarak yarışı canlı olarak takip etme fırsatı mevcuttu. Ben de aşağı yukarı öyle yaptım. Yalnız biraz geç bağlanmışım yarışın başlangıç kısmını yakalama şansım olmadı maalesef.
Yarışı değerlendirmeye başlamadan önce canlı yayını en ağırından bir eleştirmek istiyorum. Özetle söylemem gerekirse, hayatımda şu ana kadar izlediğim en kötü yarış yayınıydı diyebilirim. Ulusal bir yarış olduğu için fazla bir kar kaygısı gütmediğinden ötürü mü bu şekilde oldu bilemiyorum maalesef ama gerçekten yapılan iş oldukça vasat hatta vasatın altında ve hiçbir şekilde bisiklet tutkunlarını tatmin etmeyecek seviyedeydi. Abartmayı sevmem ama burada şöyle düşünebiliriz, canlı görüntü olmasaydı da direk olarak yarış radyosuna bağlanabilseydik daha fazla heyecan duyabilirdik. Nedenlerini açıklamaya başlıyorum.
- Yarışta motorsiklet kamerası kullanılmamıştı. Sadece 1 tane helikopter kamerası vardı. Anlaşılan o ki, bu helikopterdeki kameraman arkadaşın da ne bisiklet yarışlarıyla ne de bisiklet yarışlarının çekimi konusunda bir tecrübesi mevcut değildi. Nedenini bir türlü çözemediğim şekilde yarış boyunca sadece ve sadece yarışın en önündeki bisikletçi veya bisikletçiler grubunu çekiyordu. Mesela bir kaçış grubu var, onlar kaçarken peloton ne yapıyor, nerede, fark ne kadar oldu hiçbir şekilde görme şansımız olmuyor. Tabii buna pelotondan sonradan ayrılıp kaçış grubuna katılmaya çalışan bisikletçiler de dahil. O nedenle yarışta bir kaçış grubu olduğu müddetçe ki anladığım kadarıyla neredeyse yarışın büyük bir bölümünde böyle bir durum söz konusuydu, kesinlikle yarışın geri kalanını görmek mümkün olmuyordu.
- Yine ilk maddeyle beraber sıkıntıya yol açan bir diğer husus da yarış parkurunun çok fazla ağaçlık olmasından kaynaklandı. Aslında N.Ş.A’da ağaçlar arasında geçen yollarda hem sürüş hem de yarışlar çok keyiflidir ama burada motorsiklet kamerası olmadığı için ve helikopter kamerası da ağaçlar arasından görüntü alamadığı için yarışı önde götüren grup ağaçlık bir bölüme girdiğinde biz de boş boş ağaçlara baktık. Yani düşünün kameraman arkadaş öndeki grubu ağaçlar nedeniyle çekemediği zaman bile nedense pelotonu veya yarışın başka bir kesimini göstermeyi tercih etmedi. Hatta bisikletçileri geçtim, çevreyi, ne bileyim etraftaki binaları, yapıları, insanları bile gösterse memnun olurdum ama maalesef bu da yoktu.
- Son olarak da yayındaki yorumculara/spikerlere değinmek istiyorum. Arkadaşların da yarışı amatörce değerlendirdiği ve aktardığı maalesef gün gibi ortadaydı. Hatta bazen kendimden şüphe edip Twitter’da yarışla ilgili yazılanlara baktım, herkes de benim gibi serzeniş içerisindeydi. Yine Twitter’da yazılanlardan anladığım kadarıyla yorumcular CyclingNews gibi son derece saygın bisiklet portallarında görev alan arkadaşlarmış ama yarış aktarımları son derece zayıftı. Tamamen yüklenmek doğru değil aslında bazı noktalarda hak veriyorum. Çünkü görüntü çekimleri ve bilgi akışı çok sağlıklı olmadığı için onların da ellerinde son derece sınırlı bir bilgi vardı ve bu nedenle yarışı sıcak bir şekilde aktaramıyorlardı. Ama yaptıkları bazı acemi hataları bunlara bağlamak çok doğru olmaz. Örneğin, bisikletçilerin hepsinin ve kendilerinin de Amerikalı olmasına rağmen bazı sporcuların isimlerini arada düzeltiyor gibi olmalarına rağmen genel olarak yanlış telaffuz etmeye, yarışı okuma ve taktik anlamında tutarlı bir şekilde değerlendirememeye yarış boyunca devam ettiler.
Gördüğünüz gibi içim dolmuş, yazdıkça yazdım. Aslında böyle bir ulusal yarış için bu derece detaylı bir değerlendirmeye gerek bile olmayabilir. Ama Amerikalıların neredeyse bütün sporlar ve yarışlardaki detaycılığı, seyir zevkini hep ön planda tutmaları gibi bir gelenekleri vardır. Direk olarak basketbol, amerikan futbolu, hokey, beyzbol liglerinde bunu görmek mümkün. Bu nedenle bisiklet açısından da beklentim en azından orta karar bir yayın izlemekti ama yukarıda yazdıklarımla karşılaşınca oldukça şaşırdım ve sonradan referans olması açısından gördüklerime detaylı bir şekilde değinmek istedim. Artık yarışın kendisine geçebiliriz. :) Birçok ulusal yarışta olduğu gibi burada da farklı seviyede takımlardan, farklı derken tabii ki World Tour, Pro-Continental ve Continental takımlardan bahsediyorum, bisikletçiler bir arada yarıştığı için, ister istemez arada bir seviye farkı oluyor. Bu seviye farkı nedeniyle yarışlarda kaçış grubunun -özellikle en üst seviye bisikletçilerden oluşmuşsa- peloton tarafından yakalanmadan finişe ulaşma ihtimali, normal bir profesyonel yarışa kıyasla çok daha fazla. Bu yarışta da böyle oldu aslında. Resmi sitedeki yarış sonuç sayfasınagöre 112,49 millik bir parkur belirlenmiş yarış için. Mil nedir pek anlamıyorum, o nedenle hemen bizim anlayabileceğimiz ölçüye geçireyim, 181 km. Çok da uzun olmayan bir parkur olduğu aşikâr. Parkur bizim Türkiye Turu’ndaki 8. etap olan İstanbul etabı gibi belirlenmiş. Önce belli bir mesafe kat ediliyor sonrasında kriteryum modunda bisikletçiler belli bir alanda birkaç tur atıp yarışı noktalıyorlar. Bizim parkur baştan sona son derece düz bir profile sahipti ama Amerika’daki yarışın ilk kısmında oldukça kayda değer bir tırmanış vardı ve bu tırmanış sonrasında yarışçılar yarışın kriteryum tadında olan kısmına geçtiler. Atakların büyük çoğunluğu da bu kısımda geldi ve yukarıda bahsettiğim gibi yarışı kazanma ihtimali hayli yüksek olan bir kaçış grubu da burada oluşturulmuş oldu.
Kriteryum kısmının bitimine daha 3 ya da 4 tur kala Timmy Duggan kaçan gruba atağını yaptı ve kendisini takip eden de çıkmayınca bireysel bir zamana karşıya başlamış oldu. Ağaçların arasından kendisini görebildiğimiz bölümlerde gerçekten çok güçlü görünüyordu ve temposunu hiç düşürmedi. Fark yaklaşık 50 saniye civarlarında kadar çıktı ve oldukça kayda değer bir süre o seviyede sabit kaldı. Son tura yaklaşırken takip eden grubun tempoyu arttırmasıyla (kendilerini göremediğimiz için tam olarak kim çalıştı, kim farkı aşağıya çekti bilemiyorum) fark azaldı ve 20 – 30 civarlarına düştü. Yine de Duggan son bir gayret ile temposunu koruyup yakalanmadan finiş çizgisini en önde geçmeyi başardı. Ayrıca Duggan’ın finişten geçtikten sonra sevinci görülmeye değerdi, son derece mutlu olduğu her halinden belli oluyordu. :) Takip eden grup 10 bisikletçiden oluşuyordu ve podyumu belirlemek için aralarında bir sprint finişi yaşandı. Burada da yaşandı yerine, izledik kelimesini kullanmak isterdim ama kameraman arkadaş Duggan yarışı bitirmiş ve takip edenler de sprinte kalmış olmasına rağmen yine de sprinti göstermeyi tercih etmedi. :) Sprint sonucunda 2.’lik K. Frank Pipp’in, 3.’lük ise Kiel Reijnen‘in oldu. Podyumu ise şöyle özetleyebiliriz:
Sıra | Puan | İsim | Şehir, Eyalet | Süre | USAC Lisans | #Bib | Takım | |
1 | 103.96 | Timothy (Timmy) DUGGAN | Boulder, CO | 4:17:40 | 152609 | 11 | Liquigas-Cannondale | |
2 | 106.40 | K Frank PIPP | Boulder, CO | 4:18:06 | 164362 | 168 | Bissell Pro Cycling Team | |
3 | 108.84 | Kiel REIJNEN | Boulder | 4:18:06 | 198216 | 53 | Team Type 1 – Sanofi |
Burada dikkati çeken önemli bir nokta BMC, Garmin gibi World Tour seviyesinde yarışan takımların podyumda yer alamaması oldu. Gerçi onlar da bireysel zamana karşı podyumunu işgal ettiler, çok fazla haklarını yemeyeyim. :) Enteresan başka bir nokta ise yol yarışı podyumundaki 3 bisikletçinin 3’ünün de memleketinin Boulder/Colorado olması. Colorado’nun bisiklet dünyasına kazandırdığı birçok isim olduğunu biliyoruz ama şehrine kadar aynı olması güzel bir detay. Tek günlük bir yarış olmasına rağmen tırmanışta koyulan kapılardan elde edilen puanlara göre bir de tırmanış mayosu, Tour de France’da polka-dot ya da benekli mayo olarak bildiğimiz mayo da verildi. Bu mayo da yarışı 6. sırada tamamlayan ve kaçış grubunda yer alıp tırmanış puanlarının büyük çoğunluğu toplamayı başaran Tyler Wren‘e gitti. Yarışın tam sonuç listesini burada bulabilirsiniz. Yarış hakkında daha okumaya devam etmek isterseniz de burayı veya burayı deneyebilirsiniz. Son olarak her zaman yaptığım gibi Duggan’ı Twitter’da takip etmek isterseniz de hesabı burada.
Not: Yazıdaki fotoğraflar yarışın resmi sitesinden alınmıştır [2], yarışın logosu ise yine resmi siteden ama farklı bir adresten [3].
Kaynaklar:
[1] http://en.wikipedia.org/wiki/United_States_National_Road_Race_Championships[2] http://www.usacyclingchampionships.com/photogallery.aspx
[3] http://www.usacyclingchampionships.com/images/GHSUSA_Logo.png
Sayfanın oluşturulma tarihi: 31 Mayıs 2012
Sayfanın son güncellenme tarihi: 04 Haziran 2012
Tim Duggan , bu sene çok az UCI puanı toplamış ; seneye Liquigas’da kalması zor derken aldığı bu 100 UCI puanı onu bir anda sıralamada daha üst basamaklara taşıyacaktır
Cem Abi, teşekkürler yorumun için. Sitenin ilk yorumu senden gelmiş oldu. :) Duggan’a gelecek olursak ise, şöyle bir düşününce aklıma Duggan’ın bu sene puan almış olabileceği bir yarış gelmedi, tabii direk World Tour puanı olarak konuşuyorum. Sonra gidip UCI’ın sitesinden kontrol ettim, hakikaten de bu sene daha hiç World Tour puanı yok. Detaylı listeye buradan ulaşılabilir. Tabii UCI’ın takımlara lisans dağıtırken göz önünde bulundurduğu kriterler arasında sadece World Tour puanı yok. “Sportif Başarı” başlığı altında formülünü kendilerine sakladıkları bir kriter var, burada da bisikletçilerin World Tour’da olmasa bile çeşitli kıtasal yarışlarda topladığı puanlar önemli oluyor. Aynı bu nedenle bizim Türkiye Turu’nu kazanan Gabrovski’nin seneye World Tour takımlarına gidebileceği konuşulmuştu. Çünkü Gabrovski sadece bizim turdan 170 puan kazandı ve bu birçok takım için çok önemli bir puan. Benzer bir şekilde bu husus Duggan’ın da elini sezon sonunda kuvvetlendirecek. Tabii 1 sene boyunca ulusal mayoyu giyecek olmanın verdiği gururdan hiç bahsetmiyorum bile. :)