Riga’da Bisiklet ve Çiçek Festivali
Bilindiği gibi ülkemizde bisikletin, bisikletçinin pek fazla bir hakkı yok ve gerek hareket halinde yolda gerekse de yol dışında (bisikletçilerin giyimi, yaşam biçimleri, diyetleri vs.) neredeyse hiç saygı gösterilmiyor desek sanırım yanlış söylemiş olmayız. Belki bazı detayları abarttığımı düşünebilirsiniz ama işin biraz içine girdiğinizde, özellikle de çevrenizde bisiklet olmasa da düzenli olarak spor yapan, sporcuyu bilen, saygı gösteren insanlar yoksa bu dediğim sıkıntılarla karşılaşmanız oldukça muhtemel.
Özetle ülkemizdeki tablo maalesef negatif eğilimli. Ama yine biliyoruz ki birçok ülkede durum böyle değil. Özellikle de batıda, gelişmiş olarak tabir edebileceğimiz ülkelerde bisiklet ve bisikletçilerin çoktan kendilerini kabul ettirmiş durumdalar. Bisiklet, bir ulaşım aracı olarak kabul görüyor, trafik kuralları, yolların, kavşakların tasarımları hep bu gerçek göz önünde bulunarak yapılıyor.
Hatta bir adım daha öteye gidelim, bisiklet sadece spor ve ulaşım amaçlı da değil aynı zamanda başlı başına bir keyif ve eğlence aracı olarak da kullanılıyor. Böyle olunca da bisiklet etrafında şekillenen derneklere, toplumsal faaliyetlere, etkinliklere, festivallere de sıkça rastlayabiliyoruz. İşte bu yazıda da bunlardan bir tanesinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Yukarıdaki girişi de hafiften uzun tutup ülkemiz nezdinde negatif gördüğüm bu tabloyu yansıtarak bir başlangıç yapmak istedim. Çünkü bu bahsedeceğim festivalle kıyaslandığında ne kadar uzaklarda ve gerilerde olduğumuzun daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
Bisiklet yurt dışında insanların günlük hayatının bir parçası olduğundan, “bisiklet modası” da her ne kadar konvansiyonel moda kadar olmasa da belli seviyelerde takip ediliyor ve bu da uygun kıyafetlerin tercih edilmesini gerektiriyor. Bisiklet üzerindeki şıklık da sonuçta her zaman dışarıda giydiğiniz günlük kıyafetlerinizle sağlanamayabiliyor. Fakat insanlar günlerinin belli bölümlerini bisiklet üzerinde geçirdikleri için, bu süre zarfında da şıklıktan ödün vermek istemiyorlar ve işte bisiklet modası böylece doğmuş oluyor.
Son dönemde iyice popüler olan, hatta bizim Türk kızlarının da daha çok alış-veriş yapmanın bahanesi olarak kullandıkları moda bloglarının bisiklet üzerine olanları da var. Tabii yine yurt dışı için konuşuyorum. Bunlardan birkaç tanesini ben de takip ediyorum. Sonuçta buralarda yayınlanan fotoğrafları ülkemizde görme şansımız yok. Bu nedenle yurt dışında insanların ne tür bisikletler kullandığını, hangi amaçlarla pedal çevirdiklerini ve aynı zamanda da giyim anlamında nasıl bir tarz benimsediklerini görmek hoşuma gidiyor.
Mışıl mışıl uyuyan bir bebek. Bu kareye de ülkemizde çok fazla rastlayamıyoruz ama bisikletin yoğun olarak kullanıldığı yerlerde oldukça sık rastlamak mümkün.
Öyle moda tutkunu bir yanım da yok aslında, ama insanların bu konudaki tercihleriyle bisikletlerini hayatlarında nasıl konumlandırdıkları konusunda fikir edinebiliyorum. Böylece bisikleti sadece spor ve performans amaçlı değil de günlük yaşamın değişilmez bir parçası olarak kullanılabileceği konusundaki içgüdülerimi destekleyecek önemli veriler de elde edebiliyorum.
Bu tarz sitelerden sanırım en öne çıkanı Cycle Chic adında bir blog. Bisikletin gezegenimiz üzerinde en yoğun olarak kullanıldığı şehirlerden olan Kopenhag’ı merkez kabul etmiş Cycle Chic. Anladığım kadarıyla açılışından sonra oldukça ilgi çekmiş ve diğer önemli bisiklet metropollerini de kapsayacak şekilde yeni siteler açmış. Bu metropoller arasında Amsterdam, Londra, Sydney, Dublin, Paris gibi şehirler var. Toplamda ise 30’dan fazla şehir hakkında paylaşımlar yapıyorlar.
Şunu da eklemeden geçmeyeyim, sadece bisiklet modası başlığı altında değil genel olarak moda başlığı altında aldığı ödüller de var sitenin. Anlaşılacağı üzere işi bayağı ilerletmişler.
İşte bu yazıda asıl paylaşmak istediğim konuya da Cycle Chic’te denk geldim. Yukarıda da kısaca bahsettiğim gibi, biz daha bisikleti kabul etmekte, ettirmekte güçlük geçelim, insanoğlu Edirne ötesinde festivaller dahi düzenliyor. Biraz klişe ve bazı özentisi bir cümle gibi oldu bu, ama durum özet olarak bu şekilde. Bahsedeceğim festival ise Letonya’nın başkenti Riga’da düzenlenmiş olan Bisiklet ve Çiçek Festivali.
Yerel bir bisiklet mağazasının düzenlediği bu festivalde, amaç insanların bisikletlerini çiçeklerle süslemesini ve genel olarak da bisiklet kullanımını teşvik etmek. Gerçekten güzel bir fikir ve estetik açıdan da oldukça güzel kareler çıkmış ortaya. İnsanlar bisikletlerini çiçeklerle süsleyip buluşmuşlar ve beraberce sürüşe çıkmışlar.
Bu karedeki kızıl saçlı hanımefendi ise tavuskuşu modeliyle günün kazananı olmuş, bisikletini en güzel süsleyen kişi seçilmiş.
Eğlendiklerini ve bu festivale katılmaktan keyif aldıklarını söylemek zor değil.
Bu karedeki hanımefendiyi takdir ettim doğrusu. Anlayabildiğim kadarıyla hem rublesi çok büyük değil hem de aynakolu çok küçük değil ve buna rağmen günlük ayakkabılarıyla ve günlük kıyafetleriyle pedalını çeviriyor.
Bizim de ülkemizde festivaller düzenleyebileceğimiz günleri dört gözle bekliyorum.
Kaynaklar:
[1] http://www.copenhagencyclechic.com/2012/07/bicycles-and-flowers-in-riga.htmlSayfanın oluşturulma tarihi: 16 Ağustos 2012
Sayfanın son güncellenme tarihi: 16 Ağustos 2012