Yol Sezonu Gerçekten Başlıyor: Peter Sagan bir Anıtsal Klasik Kazanabilecek mi?

2015 yol sezonu Ocak ayında Tour de San Luis ve Santos Tour Down Under ile açıldı. Tabii bu iki yarıştan önce koşulan daha küçük ölçekte yarışlar da var ama WorldTour takımlarının katılımını göze alırsak bu iki yarışı sezonun açılış yarışları olarak düşünebiliriz.

Santos Tour Down Under’ın diğer bir özelliği de WorldTour takviminin ilk yarışı olması. Tour Down Under koşulduktan sonra, takvime 1,5 ay kadar bir süre ara verildi ve Mart ayında takvime kaldığımız yerden devam edeceğiz. Mart ayındaki ilk yarış Paris-Nice olacak ve bu yarışla birlikte bisikletin anavatanı Avrupa kıtasına dönmüş olacağız.

Özellikle sezonun ilk birkaç ayında sıklıkla dillerde dolaşan bir laf vardır “Avrupa dışında koşulan yarışlarda hep bir antrenman havası oluyor.” Öznel bir değerlendirme olduğu kuşkusuz, katılan gördüğüm gibi katılmayan da gördüm. Benim fikrimi soracak olursanız, büyük ölçüde katılıyorum.

Sırf bu konuda bile bir yazı yazılabilir ama en önemli neden bu yarışların prestijlerinin Avrupa’daki birçok yarıştan geride kalması ve bunun sonucunda kalburüstü takımların Avrupa kıtası dışındaki yarışları ana hedef olarak belirlememesi. Böyle olunca yıldız bisikletçiler ya bu yarışlara katılmıyorlar ya da katılsalar bile formlarını bu yarışlarda zirve yapacak şekilde planlamıyorlar. Bu da en üst seviye rekabeti bu yarışlarda göremediğimiz anlamına geliyor.

Ama gelin önümüze bakalım, nasılsa artık Mart’tayız ve Avrupa’da da yol yarışı sezonu açıldı. Yeni sezonda beni şimdiden heyecanlandıran birkaç olay var, gelin bunları teker teker bir inceleyelim.

Peter Sagan bir Anıtsal Klasik Kazanabilecek mi?

Aslına bakarsanız, bu konudan daha çok merak edilen başka konular mevcut, ama listeyi Sagan ile açmak istedim. Şahsen bu, bu sene en çok merak ettiğim konuların başında geliyor.

Hepinizin bildiği gibi 2014 sonunda Sagan, 2015’ten itibaren Tinkoff-Saxo takımında yarışacağını açıklamıştı. Bu çok sürpriz bir karar olmadı, zira bu açıklama öncesindeki son birkaç ayda Tinkov ve Sagan’ın görüştüklerine ve anlaştıklarına dair sızan haberler vardı.

Tinkov, Sagan’ı takımda görmek istediğini açıkça söylemişti ve Sagan’ın talep edeceği belki de kendisini pelotonun en çok kazanan bisikletçisi yapacak kontratı karşılayabilecek bütçesinin olduğunu göz önünde bulundurulunca, bu sızan haberlerin en azından teoride gerçek olabilme ihtimali hiç de küçük görünmüyordu.

Nitekim sonuçta Sagan, Tinkoff-Saxo takımına transfer oldu. Burada asıl kafalara takılan soru şuydu? “Duygusal” kaygıları bir kenara bırakırsak, Sagan Tinkoff-Saxo’ta yarışmaktan nasıl bir kazanç sağlayabilir?

Son 3 yıldır Fransa Turu’nda yeşil mayoyu zorlanmadan kazanabilen bir bisikletçiden bahsediyoruz. Bunun iki yılında takımı her ne kadar çok kaliteli bir domestik kadrosu çıkaramasa da, tamamen Sagan ve yeşil mayoya odaklanmıştı.

Tinkoff-Saxo’da ise durum bunun tam tersi. Takımın sene boyunca en büyük hedefi Contador ile Fransa Turu’nu kazanmak. Geçmişteki tecrübelerden de biliyoruz ki bir takımın sarı ve yeşil mayoyu kovalamaya çalışması hem takım için dinamikleri ciddi derecede zorluyor, hem de Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma riskini arttırıyor. Fransa Turu’nda bunu son başaran takım Team Telekom’du, 1997 yılında Jan Ullrich ile sarı mayoyu, Erik Zabel ile de yeşil mayoyu kazanmayı başarmışlardı.

sagan e3 2014
Peter Sagan, 2014’te önemli bir klasik kazanmıştı aslında E3 Harelbeke. E3 önemli bir yarış olsa da bir anıtsal klasik değil. Bakalım Sagan bu çok aradığı anıtsal klasik zaferine 2015’e ulaşabilecek mi?

2012 Tour’unda SKY’ın yaşadığı ve basına da yansıyan sıkıntılar hala hatrımızda. Gökkuşağı mayo ile yarışan Cavendish’in yeşil mayoyu kazanma hayalleri, Wiggins’in sarı mayo hedefi önceliklendirilince başka bir bahara kalmış ve Manx-Missile da bu durumdan hiç hoşnut olmayıp sene sonunda Omega Pharma – Quick-Step’e transfer olmuştu.

İşte bu nedenden ötürü Sagan’ın da Fransa Turu’nda yeterli domestik destediğini alamayacağı ve bunun da yeşil mayo rekabetinde kendisine önemli dezavantajlar yaratabileceği sıkça konuşuldu. Haklı bir endişe. Sonuçta Sagan için çalışabilecek muhtemelen 1, belki 2 domestik olacak takımda. Hatta duruma göre Sagan tek başına bile kalabilir yarışın büyük bölümünde. Hal böyle olunca da yarı dağlık etaplarda, tırmanışlarda saf sprinterleri düşürmeye yetecek tempoyu yakalamak ve koruyabilmek için takımda yeterli domestik bulunmayacağı aşikâr.

Bunun yansıması hem yeşil mayo rekabetinde ciddi bir dezavantaj şeklinde olacak, hem de benzer şekilde Sagan’ın etap kazanma ihtimalinde önemli bir düşüş göreceğiz.

Kimilerine göre Sagan’ın 3 kere (hem de üst üste) yeşil mayoyu kazanmasından sonra, birkaç kere daha kazanması ona fazladan bir prestij kazandırmayacak, ama eğer anıtsal klasiklerin birinde bir zafer elde edebilirse, işte o zaman adını bisiklet tarihine daha kalın harflerle yazdırmayı başaracak.

Buna kısmen katılıyorum, zira Sagan’ın yeteneklerindeki bir bisikletçinin kariyerinde sadece 1 tane bile değil, birkaç anıtsal klasik zaferi elde etmesi asıl mantıklı olan. Artık söylene söylene neredeyse herkes kanıksadı ama hala geçerli olduğu için tekrarlamakta bir sakınca görmüyorum.

Unutmayalım, Sagan 1990 doğumlu bir bisikletçi. Yani 2015 sezonu boyunca 25 yaşında olacak. Özellikle son 30 yılın ön önemli klasikçilerinden birisi olarak gösterilen Sean Kelly’nin kariyerinde toplam 9 anıtsal klasik zaferi olmasına karşın, bu zaferlerden ilkini 27 yaşındayken elde etmesi, Sagan için hiçbir şeyin geç olmadığının basit bir destekçisi.

Konuyu toparlayacak olursa, Sagan’ın Tinkoff-Saxo’yu tercih etmesinde iki önemli neden var, birisi tabii ki “duygusal”, ikincisi ise özellikle Riis’in önderliğinde bahar klasiklerinde daha başarılı olabilmek için kendini daha çok geliştirebilme ve olgunlaştırabilme olasılığı ve de yine bahar klasiklerinde takımdan daha üst seviyede domestik desteği alabilecek olması.

Bu da bu aşamada, bahar klasikleri uğrunda Fransa Turu yeşil mayo sevdasından fedakarlıkta bulunması gerekecek gibi görünüyor. Tabii Tinkoff-Saxo dışında başka hangi takımlardan teklif aldı ve o takımların Sagan ile ilgili planları nelerdi, sanırım bunu öğrenemeyeceğiz.

Ama bana soracak olursanız, hem klasik sevdasını kovalayıp hem de yeşil mayo şansını riske sokmayacak bir takım bulabilirdi kendisine Sagan. Yeşil sevdasından bir kolay vazgeçmiş gibi geliyor. Kariyerinin kalan bölümünde 4 kere daha kazansa, tarihe en çok yeşil mayo kazanmış bisikletçi olarak adını yazdırabilme şansı mevcut.

Yukarıdaki son satırı tekrar okursanız, Sagan’ın yüzünden başarı kriterini ne kadar yukarıya çektiğimizin farkına varabiliriz. Fransa Turu’ndaki yeşil mayodan bahsederken, “kariyerinin geri kalan döneminde 4 kere daha kazansa” ifadesini kullanmakta tereddüt etmedim. Halbuki bir durup düşünürseniz bırakın klasman mayosu kazanmayı, tüm kariyerinde Fransa Turu’nda 4 etap kazanmayı başaran kaç bisikletçi var?

Önemli Not: Bu yazı ilk önce Cyclist Türkiye dergisinin Mart 2015 sayısında yayınlanmıştır, aslında 3 bölümden oluşan bir yazının ilk bölümüdür. Fotoğraflar ve fotoğraf altı yorumlar Bisiklet Sporu tarafından sonradan eklenmiştir.

Fotoğraflar

  • http://www.steephill.tv/2015/tirreno-adriatico/photos/stage-06/
  • http://velonews.competitor.com/2014/03/news/peter-sagan-shift-one-day-classics-winning-tour-de-france_321899

Sayfanın oluşturulma tarihi: 19 Mart 2015
Sayfanın son güncellenme tarihi: 19 Mart 2015

This article has 2 comments

  1. Pingback: Milano – Sanremo 2015 | Yarış Öncesi Analizi | Bisiklet Sporu

  2. Pingback: Giro-Tour Dublesi Mümkün mü? | Bisiklet Sporu

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir