Kitap İncelemesi: Mehmet Şahin – Spor Ahlakı ve Sorunları
Adı: Spor Ahlakı ve Sorunları
Yazarı: Mehmet Şahin
Basım: 2. Basım, Eylül 2009
Yayınevi: Evrensel Basım Yayın
Sayfa Sayısı: 112
Okunma Tarihi: Aralık 2012
Fiyatı: 5,10 TL
Bisiklet ve genel olarak sporla alakalı internetten haberleri, blogları, podcast’leri takip etmesine ediyorum ama tabii ki ana kanal olan kitapların ve filmlerin yeri her zaman ayrı. Geçen sene İngiltere’ye gittiğim sırada bayağı bir kitap alma şansım olmuştu. Zira hepinizin bildiği gibi, bisiklet kitaplarını ülkemizde temin etmek pek mümkün değil. Zaten Türkçe’ye çeviriler neredeyse yok denecek kadar az, hatta güncel kitaplar için yok bile diyebiliriz. Bunun yanında orijinal dildeki kitaplara ulaşmak da mümkün değil. Amazon.co.uk gibi sitelerden ülkemize kitap siparişi verebiliyorsunuz ama burada da kargo ücreti sorun oluyor. Neredeyse kitabın fiyatı kadar bir miktarı da kargoya vermek durumundasınız ve toplu sipariş yapsanız da kargo ücreti sabit kalmayıp sipariş verilen kitap sayısıyla doğru orantılı olarak artıyor, yani böyle alternatif bir çözüm de üretemiyorsunuz.
İşte ben de hal böyle olunca, hazır İngiltere’deyken, bir süredir takip ettiğim ve almak istediğim kitapları aldım. Hatta bir kısmını yanımda getiremedim ve sonrasında sağ olsunlar arkadaşlarım İstanbul’a gelirken getirdiler. Böylece bisiklet ve spor kitapları kütüphanem oldukça zenginleşti ve an itibarıyla da zenginleşmeye devam ediyor.
Yabancı dildeki kitapların yanında Türkçe kaynaklara da oldukça önem veriyorum ve destek vermek için elimden geldiğince satın alıyor, okuyor, değerlendirmesini yapıyor ve ilgilenebilecek kişilere önermeye çalışıyorum. Ülkemizde bu tip kitaplara ilgi o kadar az ki, bazen sadece kitabın tek basımı yapılıyor, bazen ikinci basımı 10 yıl veya daha geçe kalabiliyor. Mehmet Şahin’in Spor Ahlakı ve Sorunları kitabı da bu kitaplardan birisiydi. İlk basımı 1998 yılında olan bu kitabın, ikinci basımı ancak 2009 yılında çıkabilmiş.
Böylesine sıkıntılı bir ortamda kitaplara ulaşabilmenin yanında, kitaplardan haberdar olmak bile son derece zor. Takip ettiğim birçok kaynaktan kitaplarla ilgili bir şey duyduğum zaman, hemen not alıp inceliyorum, ilgimi çekerse de siparişini veriyorum. Ama böyle hadiseler maalesef çok sık yaşanmıyor. Son dönemlerde kendimi idefix gibi kitap sitelerine gidip “bisiklet” veya “spor” kelimelerini aratırken buluyorum. Gerçekten de ancak bu şekilde kitaplara ulaşabiliyorum büyük çoğunlukla.
Spor Ahlakı ve Sorunları kitabına da bu şekilde ulaştım. “Spor” kelimesini kullanarak yaptığım bir aramanın sonuçlarını incelerken denk geldim ve ilgimi çekebileceğini düşündüm. Zaten akabinde de siparişimi verdim.
Yukarıda belirttiğim gibi kitabın bugüne kadar 2 basımı çıkmış. Kitabın yayınevi Evrensel Basım Yayın’ın sitesini incelediğiniz zaman kitabın 1. basımını görüyorsunuz. Bu birçok kitap sitesinde de bu şekilde aslında. idefix’te ise kitabın 2. basımı mevcuttu, ben de zaten en son güncel versiyonu istediğim için, siparişi oradan verdim.
Aslında kitapla ilgili incelemeleri ve değerlendirmeleri de okumak istiyordum, ama internette yaptığım aramalar sonucunda böyle bir yazıya ulaşamadım. Hatta bu yazıyı yazmaya başlamadan önce tekrar denedim şansımı yine başarılı olamadım. Umarım bu yazıyla, bu kitapla ilgili incelemelere ulaşmaya çalışanlara bir faydam dokunur.
Öncelikle sporun bu kadar içinde olan bir insan olarak, böylesine önemli bir konuya eğilmiş bir kitabın daha detaylı ve daha geniş bir biçimde konuları ele almasını dilerdim. Zaten 112 sayfa sayısından da anlayacağınız gibi kitap bir hayli ince ve bazı konulardaki problemlere değinip problemin tanımını yaptıktan sonra, problemin nasıl çözüleceği kısmında yeterli derinlikteki bir araştırmaya ve değerlendirmeye yer verilmemiş. Böyle olunca da bazen konular tam işlenilemeden, yarım bırakılıp bir sonrakine geçilmiş gibi bir hissiyat oluştu bende. Tabii bunu her konu başlığı için söylemiyorum ama genel anlamda kitabı bitirdikten sonra aklıma gelen ilk düşüncelerden birisi bu olduğuna göre, en azından birkaç konuda bu fikire kapıldığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
Bunun yanında yazar kitabı “felsefi bir çalışma” olarak nitelendirmiş, zaten kitabın 3. sayfasında da bunu açıkça belirtmiş. Bunun paralelinde de kitabın girişi, aynen bir felsefe kitabının girişinde görmeyi bekleyeceğiniz şekilde. Ahlak ve etik terimlerinin tanımları, sonrasında ahlak felsefesinin tarihsel dönemleri gibi konulara değindikten sonra, yavaş yavaş spor ahlakına geçiş yapıp spor ahlakının ahlak felsefesindeki yerini inceleyemeye başlıyoruz.
Buradan sonra yavaş yavaş felsefi kavramları bir kenara bırakıp daha çok spor çatısı altına giriyoruz ve tarihsel olarak spor müsabakaları içindeki ahlaksızlıkları değerlendiriyoruz. Yazarın buradaki yaklaşımını beğendim, çünkü gerçekten daha ilk çağdan başlayıp günümüzdeki modern olimpiyatların başlangıcına ve sonrasında günümüze kadar olan olayları sistemli bir şekilde, sırayla incelemiş. Buradaki tarihi yolculukta daha önceden duymadığım, bilmediğim bazı tarihi gerçekleri öğrenme şansım oldu. Bunlardan bazıları ülkemizde yaşanan olaylar, bazılarıysa yurt dışında yaşanmış olmasına karşın, spor tarihini bir şekilde etkilemiş olan olaylardı. Birkaç örnek verecek olursam:
- 2003/2004 sezonu Türkiye Liseler Futbol final karşılaşmasında yaşanan şiddet
- Ülkemizdeki 1. futbol liginde, ya da süper ligde diyelim, yaşanan birçok şiddet içeren maç
- Maradona’nın meşhur “Tanrının Eli'” golü
- 1969 yılında, Real Madrid ve Sabadall arasında oynanan şampiyonluk maçı
- Antik olimpiyat oyunlarında yaşanan anti-fair play tatsızlıklar
Bunun gibi bahsedilen birkaç olay/hikaye daha var tabii ki ama kitabı iyice ifşa etmemek adına hepsini yazmak istemedim. Bunları okumak gerçekten hoşuma gitti ve sporun genel anlamda geldiği noktayı tekrar hatırlamış oldum böylece. Zaten yazarın kitabın genelinde değinmeye çalıştığı husus, olimpiyatların ve sporun bir oyun olmanın çok ötesine geçtiği ve kazanılan paraların çok yüksek meblağlara ulaşması sonrasında fair-play’den tamamen uzaklaşıldığı, işin içinde şike, doping, şiddet gibi ahlaksız unsurların girdiği gerçeği. Yazarın aslında görmek istediği ise sporun fair-play ve kardeşlik çerçevesinde oynanması, bunun yanında sporcuların spora daha amatör ruhla yaklaşmaları ve kazanmak için her şeyi denemeye çalışmamaları. Yazar, sporcuların özellikle günümüzde insandan daha çok antrenörlerinin ve yöneticilerinin yönlendirdiği makinelere dönüştüğünü söylüyor. Ne zaman uyuyup uyanacaklarına, ne zaman ne yiyip içeceklerine, nerede, ne kadar antrenman yapacaklarına etrafındaki insanların karar verdiği ve üzerindeki büyük baskılara rağmen en üst seviyede performanslar göstermeye zorunlu bırakılan insanlar olarak görüyor sporcuları.
Tabii bu değerlendirmeye büyük ölçüde ben de katılıyorum. Ama günümüzde geldiğimiz bu noktada, her şeyi bir kenara bırakıp tamamen başa dönüp amatör ruhla spor müsabakalarında yarışmanın çok da mümkün olmadığı kanaatindeyim. Sonuna kadar dopingin, şikenin, şiddetin karşısındayım, bu konuda tartışmaya bile gerek yok. Bence daha çok bunların karşısına geçip spor karşılaşmalarının mümkün olduğunca adaletli bir şekilde koşulmasını sağlamaya çalışmalıyız. Şiddet ise apayrı bir konu, burada değinmeye çalışmak şu an doğru olmaz, zira çok derin bir konu, belki başka bir yazıya diyelim.
Sonuç: Hem Türkiye’de, hem de dünyada giderek daha büyük bir problem olan spor ahlakına değinerek çok yerinde bir konu tercihi yapıyor. Bu konuyu işlerken yer verdiği hikayeler de hem ülkemiz, hem de dünya spor tarihi açısından gerçekten önem teşkil eden olaylar olduğu için, bu bölümler akıcı bir şekilde okunabiliniyor. Ama yazının başlarında da değindiğim gibi sorunların tanımlanmasından sonra çözümlerin nasıl sağlanabileceğiyle ilgili paylaşımları yeterince derin bulmadım. Bazı çözüm önerileri ise ulaşılması veya elde edilmesi bir hayli zor gibi gözüktü gözüme, o nedenle kitabın bu bölümünün biraz daha detaylı değerlendirilmesini isterdim. Not: 6/10
Ekleme: Yazar Mehmet Şahin, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair Play Komisyonu’nun düzenlediği “2010 Türkiye Fair Play Ödülleri” değerlendirmesinde, tanıtım dalında “Kutlama Mektubu” derecesine layık görülmüş. Tebrikler! (Kaynak)
Sayfanın oluşturulma tarihi: 09 Ocak 2013
Sayfanın son güncellenme tarihi: 09 Ocak 2013