Türkiye Turu 2014 – Anekdotlar: Bölüm 4

Yine ilk etaptayız. Tarih 27 Nisan. Etap öncesinde çekmiş olduğum ama paylaşamadığım birkaç fotoğraf kalmıştı. Onlarla beraber etap sonrasını ve o günün akşamını özetleyen kareleri aşağıda bulabilirsiniz.

 

 

DSC09651 resized

Ömer Yavru bu sefer de Cavendish ile konuşuyor. Kendisi bildiğiniz üzere bütün hafta boyunca hem halkın, hem de basının ilgi odağı olmuştu.

 

DSC09652 belki team car

Gökhan arkadaşımızın ilk etabı takip edeceği Belkin takım arabası. Arabanın üzerinde 6 bisiklet var. Diğer 2 bisiklet ise 2. takım arabasının üzerinde duruyor. Arabanın arkasında gördüğünüz çantalar da “rain bag”, yani yağmur çantaları. Her bisikletçinin kendi çantası var ve içerisinde yağmur yağmaya başlarsa giyeceği kıyafetler bulunuyor.

 

DSC09655 before start team car panaromic

Tek sıra halinde startı bekleyen takım arabalarının panaromik çekimi.

 

DSC09656 stage 1 before start team cars in one line

Bu da başka bir açı. 20 takım ve her takımın da 2 arabası olunca, 40 arabalık bir takım arabası konvoyu oluşmuştu. Eğer etapta beslenme bölgesi varsa, bazı takımların ikinci arabası etabın başlarında yardırıp beslenme bölgesine gidiyor ve pelotonun gelmesini bekliyor. Peloton geçtikten sonra da onların arkasındaki yerini (birinci takım arabası gibi) alıyor.

 

DSC09660 resized

Birçoklarınızın Twitter’dan takip ettiğini tahmin ettiğim Jose Been de Türkiye Turu’ndaydı. Kendisi Belçika/Hollanda Eurosport’u için yorum yaptı yarış boyunca. Buradaki fotoğrafta çıkmamış ama arkadaşların asıl hayret ettiği bu kabindeki 2. yorumcu arkadaş. Yaşı en fazla 26-27 diye tahmin ediliyor kendisinin, hatta daha düşük olması da olası, genel kanı 23-24 olduğu yönünde. Yanlış anlaşılmasın bu yaş, TV’de yarış anlatmak için yeterli değil gibi bir düşünce yok bu şaşkınlığın arkasında. Bizim ülkemizde de benzerlerini görebiliyoruz zaten. Ama bence asıl şaşırtıcı olan Belçika/Hollanda gibi bisikletin çok yaygın olduğu ülkelerden gelmelerine rağmen Eurosport’taki yorumculuk görevini üstlenmeyi başarabilmesi. Muhtemelen bu pozisyondan kendisinden çok daha tecrübeleri spikerler vardır, ona rağmen bu göreve seçilebilmesi ve görevi yerine getirebilmesi takdire şayan.

İkisiyle de bir gün kahvaltıda oturup muhabbet etmiştim. Eğlenceli insanlar. Yabancı bisikletçiler gibi onlar da oldukça rahattı. Alışmışlar böyle ortamlarda bulunmaya sanırım. Ki mesela Jose bildiğim kadarıyla uzun yıllardır bu işi profesyonel olarak yapan birisi değil. Birkaç yıllık bir tecrübesi var. Yine de işini kotarabiliyor.

Edit: Yazıyı Twitter’da paylaştıktan birkaç dakika sonra @mudosah arkadaşımız, yukarıda bahsettiğim genç spikerin Jeroen Vanbelleghem (@JeroenVanbelle) olduğunu söyledi. Ben de kendisini aslında Twitter’dan takip ediyordum ama çok tweet atmadığı için denk gelememiştim son zamanlarda. Yine @mudosah arkadaşımızın dediğine göre, Jeroen 24 yaşındaymış. O zaman iyi tahmin etmişiz diyelim. :)

 

DSC09659 press room early hours

Start verildikten sonra basın odasına geçtim. Bu basın odasındaki ilk günümdü.

 

DSC09585 press room resized

Oldukça kabalıktı oda. Hatta yer bulmak pek mümkün olmadı. Bu yarış boyunca da böyle devam etti haliyle. Çünkü basın odası da her gün yarışla hareket eden tırlardan bir tanesi. E tabii basın mensupları da aynı şekilde her gün geldikleri için oda yarış boyunca yoğundu. Erken gelenler yer kapabiliyordu. Bir de 2. bir basın odası da düzenlenmiyor değildi aslında. Ama orada çok az kişi olduğu, hatta bazen de boş olduğu için çok tercih etmek istemedim. Özellikle etap sonrasında düzenlenen basın toplantılarının da burada yapılıyor olması bu odada kalmak için ayrı bir motivasyon yaratıyordu. :)

Bir de bazı muhabirler TUR’un ilk etabıyla aynı gün koşulan Liege-Bastogne-Liege’i yerinde takip edip ondan sonra TUR’a dahil olmuşlar. Böyle olunca basın odasının nüfusu daha da arttı haliyle.

 

1. etap finişinde çektiğim video. Video aslında yaklaşık 3 dakikaydı ama son bölümünü koydum ki, boşuna kimseyi 2 dakika bekletmeyeyim. Bisikletçilerin ne kadar hızlı oldukları TV’den çok belli olmuyor, bu video bunu daha iyi anlama şansınız var. İlk geçenin forma rengini ve ufak birkaç detayı görebiliyorsunuz ama sıralamanın geri kalanından emin olmak çok güç. :)

 

DSC09668 after finish hansen wurf

Etap sonrasında bisikletçiler takım minibüslerini/arabalarını arıyorlar. Soldaki arkadaş Adam Hansen, sağda ise Cameron Wurf.

 

DSC09671 resized

Finiş çizgisini geçtikten sonra Bos araçlardan birine takılıp yere düşmüş. Bu esnada çenesinin altı açılmış ve dizi şişmiş. O nedenle ben yukarıdaki pozu çekmeye çalışırken biraz sinirliydi, haklı olarak. Sonra çenesine dikiş atıldı ve dizine tedavi uygulandı. Çok ciddi bir sıkıntı yok denildi ama son bir iki etaba kadar hiç asılmadı yarışa Bos.

 

DSC09672 after finish the crowd

Fotoğrafta beyazlar patlamış aslında, ama finiş sonrasında ortalığın ne kadar kalabalık olduğunu gösterebilmek adına paylaşmak istedim.

 

DSC09673 preparing for the podium

Etabı ilk 3 sırada bitiren bisikletçiler ve klasman liderleri podyuma hazırlanıyor. Burada özellikle etap yağmurlu ve çamurluysa hemen ayak üstü yüze, kollara, göğüse ve sırta seri bir kese işlemi yapılıyor ve yeni bir forma veriliyor. Tabii bu esnada çeşitli sıvı takviyeleri de yapılıyor. Ayakkabı değişikliği de son yıllarda iyice oturan bir kavram. Eskiden bisiklet ayakkabısını çıkarıp çorapla terlik giyip o şekilde podyuma çıkmak daha yaygındı. Şimdi neyse ki bu yerini yavaş yavaş spor ayakkabılarına bırakıyor. :)

 

DSC09677 interview with cavendish

Aynı anda etabı birinci bitiren bisikletçiyle de kısa bir röportaj yapılıyor. Bu canlı olarak da TV’den yayınlanıyor.

 

DSC09680 resized

Cavendish, Türkiye Turu’nun ilk basın toplantısındaki yerini alıyor. Ortalık biraz kalabalık ve telaşeli.

 

DSC09691 press room after cavendish

Cavendish gittikten sonra, ortalık hemen sakinleşiyor. Gerçi hakkını yemeyeyim, bazı günler basın toplantısından 1, 1,5 saat sonraya kadar çalışan basın görevlileri oluyor. Burada etapla ilgili raporlarını yazıp ya direk internette yayınlıyorlar ya da editörlerine gönderiyorlar ve ondan sonra sitede yayınlanıyor bu yazılar.

 

DSC09693 finish taken down

Bisikletçiler oradan kaybolunca hemen finiş alanı sökülmeye başlıyor. Gerçekten çok sıkı ve disiplinli çalışıyorlar. Çünkü birkaç saat içinde sökme işlemi tamamlanıp tekrar yola çıkılmak durumunda.

 

DSC09694 feyzi açıkalın

Türkiye Turu’nu TRT’de yorumlayan, asıl mesleği diş hekimliği olan Feyzi Açıkalın’ın finişe oldukça yakın olan muayenehanesi.

 

DSC09696 dinner arrangements

1. etabın akşamını otelden birkaç fotoğrafla tamamlayalım. Yukarıdaki fotoğrafı restoranın girişinde çektim. İlk günler otel çok kalabalık olmadığı için restoran hem bisikletçilere, hem de bizim gibi diğer otel müşterilerine yetiyordu. Ama yarışın başlamasıyla toplam sayı çok yükselince restoranda yer kalmadı. Böyle olunca ek bir oda açılıp takımların yarısı oraya alındı.

 

DSC09699 davide rebellin lobby

Neredeyse bütün TUR boyunca otellerdeki internet sıkıntısına bir çare bulamadık. Yıllardan 2014 olmuş olmasına rağmen nasıl olur da böyle “temel” bir ihtiyaç üzerine eğilmez oteller, çok çözemedik doğrusu. Hem de bu oteller güney ve güneybatı sahillerimin yılda binlerce turist ağırlayan otelleri.

Hal böyle olunca da bisikletçileri bile bazen odalarının önünde yere otururken veya koridorda kablosuz internet sinyali peşinde dolanırken birkaç sefer görebildik. Yukarıda da Davide Rebellin’i görüyoruz. O da telefonunu ve tabletini almış, lobiye inmiş. Muhtemelen o da odasında internet sıkıntısı yaşadı.

Bu kareden sonra gidip yanına fotoğraf çektirebilir miyiz diye sorduk, sağ olsun kırmadı ve hatta elindekileri bırakıp hemen ayağı kalktı. Benim fotoğraf çok net çıkmamış, o nedenle birkaç gün sonra yeniden çektirdim kendisiyle. Onu diğer bir yazıda paylaşacağım. :)

 

DSC09700 kudus

Lobinin diğer bazı ziyaretçileri arasında, TUR’da adından çok bahsettiren 1994 doğumlu Merhawi Kudus (soldaki) ve Youcef Reguigui de vardı. Kudus, Elmalı’da 4. olduktan sonra bir iki kazaya karışıp sıkıntı yaşamıştı. Sakatlıkları tam performans göstermesini engelledi anladığım kadarıyla. Maalesef İstanbul etabında da tekrar düşüp köprücük kemiğini kırarak, yarıştan çekilmek durumunda kaldı. Twitter’dan birkaç kere yazmıştım, Kudus’un ne kadar ince olduğunu, bacaklarına bakar mısınız? Amiyane tabirle kürdan resmen!

Youcef ise Türkiye Turu’ndan hemen sonra koşulan Azerbaycan Turu’nda bir etap kazanarak, profesyonel bir yarışta etap kazanan ilk Cezayirli bisikletçi oldu.

 

DSC09701 mitch docker

Kapanışı Mitch Docker ile yapalım. Kendisi otelde hep bu şapkayla dolaşıyordu. Biz de kendi aramızda adamın tarzı var diye konuşuyorduk. :) Şans eseri ben asansörü beklerken, o da mervidenlerden çıktı kata. Öyle olunca hemen kendisine şapkasının hatrı sayılır derecede ilgi çektiğini söyledim ve tabii akabinde selfie kaçınılmaz oldu. :)

 

Sayfanın oluşturulma tarihi: 10 Mayıs 2014
Sayfanın son güncellenme tarihi: 10 Mayıs 2014

This article has 2 comments

  1. Özgür Nevres Reply

    Cezayir deyince hemen Abdel-Kader Zaaf geldi aklıma, aklımda Cezayir’li olarak kalmış. Aslen Cezayir’li, ama Cezayir daha o zamanlar bağımsız olmadığı için Fransız olarak geçiyor. Epey profesyonel zaferi hatta 4 kez Tour de France’a katılmışlığı var (1951 de sonuncu olmayı “başarmış” :) ). Bir de Ahmed Kebaili varmış ama onun da durumu Zaaf ile aynı. Tabi onları saymazsak sanırım ilk Cezayir’li Youcef oluyor.

    • buyruk Reply

      Abi teşekkürler detaylar için. Youcef etabı kazanınca Twitter’da takip ettim, bayağı farklı görüş vardı. Bazıları senin dediğin detaydan bahsediyorlardı, bazıları da yarışın seviyesine takılmıştı biraz. Ama sanırım senin söylediğin gibi, tamamen bağımsızlığı baz alacak olursak o zaman Youcef ilk Cezayirli oluyor.

      Aslında bir de şöyle düşünmek lazım, Cezayir’in de pro-conti bir takımda bisikletçisi var. Acaba biz ne zaman o günleri görebileceğiz merak ediyorum. İlla yarış kazanmasına da gerek yok, yeter ki o seviyedeki yarışlarda yer alabilsin.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir