Türkiye Turu 2014 – Anekdotlar: Bölüm 5
Sonunda 2. etaba geçebildik. :) Bu etap Alanya – Kemer arasında koşuldu. İlk otellere yerleşildiğinden beri hep Alanya’da bulunulduğu için otel değiştirmek gerekmemişti, ama 2. etap ile birlikte her gün otel değiştirme macerası da başlamış oldu.
Otelin lobisinde hemen biriken valizleri görebiliyordunuz. Genelde takımlar bisikletçilerinden valizlerini belli bir saatte lobiye indirmelerini istiyorlar, ondan sonra takımın diğer görevlileri valizlerin icabına bakıyor. Bisikletçiler o günün akşamında yarıştan sonra otellerine döndüklerinde, valizlerini odalarında bulabiliyorlar hatta.
2. etabın sabahında oldukça şiddetli yağan yağmur TUR kafilesini esir almıştı resmen. Bu fotoğraf start alanına vardığımızda, daha dışarıya çıkmadan önce servisten çekildi. Zaten birçok insan da servisten dışarı adımını atmamaya karar verdi. Mantıklı olan da buydu aslında. Daha bisikletçilerin sadece birkaçı starta gelmişti ve bu yağmur altında ne doğru düzgün fotoğraf çekmek mümkün olacaktı, ne de röportaj yapmak. Yine de ben dışarı çıkıp birkaç fotoğraf ve video çekmeyi başardım. Faturası biraz ağır oldu ama hastalanmadıkça sıkıntı yok. :)
UHC’den Robert Förster starta erken gelenlerden.
Görevliler yağmurluklarını giymişler ve mümkün olduğunca yağmurdan kendilerini izole etmeye çalışmışlar ama pantolonlar ve ayakkabılar için yapacak pek bir şey yok.
Yarışta görevli araçlar da yavaş yavaş yerlerini almaya başladı. Aslında birçok insan muhtemelen starttaki VIP bölgesinde mola verip biraz çay, kahve içip sohbet etmek amacındaydı ama bu hava koşullarında bu biraz fazla lüks olurdu.
Yukarıda bahsettiğim VIP bölgesi/çadırı. Haliyle herkesin önceliği yağmurdan korunmak olmuş. Ortama erken teşrif edenler daha uygun yer kapıp çaylarını yudumluyorlardı. Islanmadığın ve üşümediğin sürece yağmurun keyfini çıkarmak güzel aslında ama yine de bugün böyle olmadı pek. :)
Çadıra geniş bir bakış.
Start çizgisinden araçlar geçmeye devam ediyor. Yağmur şiddetini azaltmadı yaklaşık 45 dakika kadar.
Ben de çadırın kenarına gelip bisikletçileri beklerken biraz daha az ıslanma çabası içerisindeydim. Tabii ortalıkta pek bisikletçi yoktu. Yağmurun şiddeti azalır ümüdiyle son dakikaya kadar minibüste bekliyorlardı.
Köpek dostumuz da yağmurda seri şekilde hareket ediyordu, muhtemelen mümkün olduğunca çabuk kuru bir yer bulma çabası içerisindeydi.
Aslında start alanları finiş kadar olmasa da hayli kalabalık olur ama bu sefer böyle değildi. Ortada ne muhabir, ne de bisikletçi vardı. Ama görevliler yağmura rağmen sorumlulukların aksatmıyorlardı.
Çadırdan Kızıl Kule manzarası.
Şemsiyeye rağmen sadece ayakkabı ve çoraplar değil şortum bile ıslandı. Yağmur bu derece şiddetli ve rüzgar nedeniyle farklı yönlerden yağdığı için şemsiye de çok yeterli olmadı. Neyse ki valizden yedek kıyafet takviyesi yaparak daha fazla üşümeden günü kurtarabildik.
Günün ilk olumlu haberi startın verilmesine çok az bir süre kala yağmurun birdenbire durması oldu. Takdir edersiniz ki yağmurun bu şiddette devam etmesiyle fazla riskli bir parkur oluşacaktı. Zaten yarışın başından beri Cav, Greipel, Viviani, Bos gibi isimler hep burada fazla risk almak istemediklerini, yakın dönemde önemli hedef yarışları olduğu için, öncelikli olanın kaza ve sakatlık yaşamadan TUR’u tamamlamak olduğunu dile getirmişlerdi.
Hal böyle olunca da içten içe şüphelenmeye başlamıştım. Acaba etaba start vaktinde verilebilecek miydi, verilebilse de bu koşullarda bisikletçileri yarışmaya ikna etmek gerekecek miydi, bunda başarılı olunabilir miydi… Tabii şunu da söylemek lazım, mesela şu anda Giro koşuluyor ve İrlanda’daki hava koşullarının da pozitif olduğunu söylemek çok güç. Ama orada bisikletçilerin böyle hava koşullarını beğenmeme gibi bir lüksü yok. Çok aykırı durumlar haricinde (ki bunlarda zaten etaplar kısaltılıyor ya da komple iptal ediliyor) hava koşullarını da yenmek durumundalar.
Start çizgisinin arkasında bisikletçiler yerini almış durumda. Arkada dağların hemen üzerindeki yağmur bulutları kendini göstermeye devam ediyor.
Bu fotoğraf en çok beğendiklerim arasında. Nedeni de Paolini baba. :) Aslında kendisini fotoğrafı çekerken fark etmemiştim. Çünkü o sırada minibüse geri dönmek için sadece birkaç dakika vaktimiz vardı ve birkaç fotoğraf çekip hemen minibüse dönmeye çalışıyordum. Paolini’yi seçemediyseniz yardımcı olayım, yolun kenarındaki kaldırımın üzerine oturmuş olan bisikletçi. :) Bisikletini de yanına bırakmış, kafası rahat :D Zaten bütün TUR’da da rahatlığını gösterdi her seferinde.
Starttaki kaotik ortamdan dolayı, ufak bir sıkıntı yaşadık ve bizim minibüs takım araçlarının arasında kaldı. Yukarıdaki fotoğrafı da bu sırada çektim. Sürücü koltuğundaki kumanyaları görebiliyorsunuz. Etap boyunca takım arabalarının mola verip yemek yeme gibi bir lüksü olmadığı için, yemek ihtiyaçlarını da yarış devam ederken araba içinde karşılamak durumundalar.
Minibüse dönmeden önce son poz.
Start verildikten sonra hakemlerin de yol göstermesiyle pelotonu geçip finişe doğru hızlı bir şekilde yol almayı başardık. Geçerken de pelotonun birkaç pozunu yakalamayı başardım. Solda Modolo’yu görüyoruz. Seneye çok iyi başlamıştı ve burada da etap kazanmasını bekliyordum ama ilk iki etap sprint bile atmadı, zaten 3. etaba da başlamadı kendisi. Yanındaki ise MTN takımındaki tek İtalyan Kristian Sbaragli. Zaten Modolo’nun İngilizce konuşmadığını biliyoruz, bu nedenle yanında MTN’den birini görünce şaşırmıştım ama o takımdaki tek İtalyan bisikletçiyi bulmayı başarmış. :)
Caja Rural takım arabası.
Yarıştaki kazalara ve sakatlıklara hemen müdahale edebilmek için pelotonu takip eden bir de doktor arabası mevcut. Yurt dışındaki yarışlarda arabanın arkasının açık olmasına alışkınız aslında, özellikle Fransa Turu’ndan birçok görüntü geliyor aklıma. Ama tabii bu hava koşullarında zor olabilirdi bunu da unutmayalım. :)
Sprinter bacağı mı dediniz? Danilo Napolitano.
Burada da yarışın genel klasmanını kazanacak olan Adam Yates’i ve yanlış görmüyorsam Belkin arabasının yanında Theo Bos’u görüyoruz.
118: Louis Verhelst, 194: Andrea Fedi, 147: Johann Van Zyl, 85: Andrea Manfredi
Peloton geçeceği için kapatılan yolu bekleyen vatandaşlarımızı görüyoruz. Yolun kısa sürede açılamayacağını onlar da anlayınca arabalarından inip bisikletçileri beklemeye başlamışlar.
Sayfanın oluşturulma tarihi: 11 Mayıs 2014
Sayfanın son güncellenme tarihi: 11 Mayıs 2014